Kadınlar hayatta kalabilmek için özsavunma kullandığı için cezalandırılıyor. Bu kadınlardan biri olan ve 3 yıl cezaevinde kalan Name Öztürk, kendini koruyan kadınların tutuklanmasını ‘hayatta kaldıkları için bedel ödetiliyor’ diye yorumladı
Semra Turan/İstanbul-MA
Antalya’da 7 Ocak gecesi kendisine ve çocuklarına sistematik şiddet uygulayan eşi Ramazan İpek’i özsavunmada bulunarak öldürmek zorunda kalan Melek İpek’in tutuklanmasına tepkiler devam ediyor. Kadın örgütleri İpek’in serbest bırakılmasını isterken, özsavunma hakkı bir kez daha tartışmaların odağına oturdu. İpek’in yaşadıkları ise bir kez daha özsavunma haklarını kullandıkları için cezalandırılan kadınları hatırlattı. Özsavunmada bulunarak hayatta kalanlardan biri olan Name Öztürk, kadınların neden özsavunma haklarını kullandıklarını anlattı. İstanbul Tuzla’da yaşayan Name Öztürk, 8 yıldır evli olduğu ve sistematik şiddet gördüğü Kazım Aydemir’den boşandı. Aydemir, çocuğunu görme bahanesiyle geldiği Öztürk’ün evinde ona tecavüz etti. Temmuz 2016’da boşandığı Kazım Aydemir’in saldırısına uğrayan Öztürk, kendisine silah doğrultan ve ölümle tehdit eden Aydemir’i özsavunmada bulunarak öldürmek zorunda kaldı. 3 yıl boyunca tutuklu kalan Öztürk, 15 Mayıs 2019’da tahliye edildi.
‘Yine adaletsizlik’


Meşru müdafaa kapsamında tahliye edilen Öztürk, kendisi gibi özsavunma gerçekleştiren ve tutuklanan Melek İpek için “Yine adaletsizlik yerini buldu. Bu ülkede kadınlar anlaşılmıyor” dedi. İpek’in tutuklanmasına şaşırmadığını söyleyen Öztürk, “Adil bir yargılanma olur mu bilmiyorum? Şüpheyle yaklaşıyoruz. Kadir Şeker’in yargılanmasına baktığımızda, Melek için pek iyi düşünemiyorum. Bu ülkede kadınlar ne yaşarsa yaşasın anlaşılmıyor. Yaşadıklarımızın bedeli ağır ödetiliyor. Özsavunma kullanan kadınlar cezaevine hapsediliyor. Kadınların dayanışmasıyla Melek’in tahliye olabileceğine inanıyorum. Hep birlikte mücadele edersek çocuklarına kavuşacaktır” dedi
‘TCK 25. Madde uygulanmalı’


Hayatta kalabilmek için özsavunmada bulunmak zorunda bırakılan birçok kadının davasını üstlenen avukat Diren Cevahir Şen, devletin kadınları erkek şiddetinden korumadığını söyledi Şen, “Şiddetten korumakla yükümlü olan devlet görevini yerine getirmiyor. Kadınlar şiddet karşısında yetkili kurumlara başvuruyor ama hiçbir şekilde sonuç alamıyor. İşlem dahi yapılmadığı gibi kadınlar şiddet gördüğü evlere geri gönderiliyor” diye konuştu. Kadınların şiddetten kurtulmak için kendi önlemlerini aldıklarını ve bu önlemin “meşru müdafaa” olduğunu vurgulayan Şen, şöyle devam etti: “Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 25. maddesinde (Meşru savunma ve zorunluluk hali) açıkça yazıyor. Meşru müdafaa haklı savunmayı düzenliyor. Bu anlamda, TCK 25 uygulanmalı. Ancak bu madde, hayatına sahip çıkan kadınlar için uygulanmıyor. Kadınlara yaşama şansı verilmiyor. Oysa, işkence gören, tecavüze uğrayan kadın kendisini savunmak zorunda. Katledilen kadınların ellerinde bir olanak olsaydı, hayatlarını kurtarmak için karşılarındaki erkekleri öldürmeyeceklerdi” ifadelerini kullandı
‘İpek tahliye edilmeli’
Kadın katillerinin mahkemede kravat takmaları sonucu “iyi hal indirimi” uygulandığını hatırlatan Şen, “Ancak sistematik olarak şiddet gören kadınlar kendilerini korudukları için cezalandırılıyor. Devlet özsavunma gerçekleştirdiği için cezalandırılan kadınları korumadı. O kadınlar şu an cezaevinde. Melek İpek’in yüzünü hepimiz gördük. Birçok kadının yüzü ve bedeni bu şekildeydi. Melek’in işkence gördüğü çok net. Bu nedenle eşini öldürmek zorunda kaldı. Melek’in serbest bırakılması gerekirken, tutuklanarak cezalandırılıyor. Melek İpek meşru müdafaa temelinde biran önce tahliye edilmeli” dedi.